MANSURELSABAH MANSUR EL SABAH
  RADYONUN İÇİNDEKİ ADAM
 
Radyonun İçindeki Adam  
Çarşamba, 28 Ocak 2009
Alem FM'de hafta içi hergün 16.00-17.00 saatleri arasında insanların stresini bir nebze de olsa azaltabilen usta radyocu Mansur El Sabah ile Alem FM binasında söyleşi gerçekleştirdik. Birçok konuda sorularımıza içtenlikle cevap veren Mansur El Sabah röportajımızımızı okumak için devama tıklayın.



Kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Eveeet kolay bir soruyla başlıyoruz. Kısaca etle kemiğe büründüm Mansur diye göründüm. Hatemi Hoca’nın sesiyle söylüyorum bazen ben bu sözü. İstanbul doğumluyum. Hani Belediye Başkanlarımız İstanbul’lu değil diye VTR yayınlıyoruz ya ben gerçekten İstanbul’luyum.  Elveda Rumeli dizisini seyrediyorsanız  ordaki Rumeli Türklerindenim. Annem, babam, abim, kardeşlerim, amcalarım orda doğmuşlar. 5 kardeşiz, ben sonuncusuyum. 1965’te İstanbul’a gelinmiş   1967’de ise ben doğmuşum. İlk, ortaöğretim ve liseyi Yedikule’de okudum. Açıköğretim Teknik Okulu mezunuyum. Elektronik teknisyeni ve bilgisayar donanım uzmanıyım. Zaten dikkatinizi çekmiştir yayınlarımızda da bunla ilgili öğrendiğimiz şeyleri paylaşıyoruz. Radyoda yaklaşık 15 yıla geldik. 1994 Ocak ayından beri yayın yapıyorum. İlk başlarda sabah programı yapıyordum artık akşam programı yapıyorum
.

mansur el sabah ve enes ibişdayı

Radyoculuk hayatına nasıl başladınız? Yaptığınız programı anlatır mısınız?
27’li yaşlarda başladım. Normalde ben televizyon programlarına metin yazan birisiydim. Spor camiasının entelektüel kişilerinden Aziz Üstel ile bir metin çalışması yapıyordum Gecenin Konukları diye bir program vardı İnterstar’da. Aziz Bey de Alem FM’in ilk kurucusu Mehmet Ali Ilıcaklı’nın ahbabıymış. Alem Fm diye bir radyo kuruyoruz, sabahlara el atacak birini arıyoruz, Mansur bir el at sabaha  falan dediler. Mansur El Sabah oldu adım. Ama normalde gerçek ismim Mansur Hembil. Akılda kalıcılığı daha kolay diye Mansur El Sabah’ta karar kıldık ve öyle kaldı.

Peki akşam programına geçtiğinizde isim değiştirmeyi hiç düşündünüz mü?

Şöyle anlatayım. Bazen Coşkun Sabah’la da konuşuyoruz o da kendisine Coşkun El Sabah diyor. Mesela Coşkun abi bir akşam programına çıksa Coşkun Akşam olmayacağı gibi veya Kenan Işık, ışıklar söndüğünde nasıl soyadını değiştirmiyorsa biz de değiştirmedik. Alamet_i Farika oldu yani bir klişe oldu böyle geldi böyle gidiyor. Oynanması da çok kolay değil zaten 6-7 sene El Sabah olarak bilinmişiz. Akşama geçtiğimizde de eski dinleyici kaçırmasın bizi dedik. Bugün taksiye bindiğimde ne adam 94’ten beri dinliyorum sizi diyor yani. Bizi o zamandan hatırlıyorsa çok önemli,biz de bunu sağlamak istedik işte.

mansur el sabah

Eski radyoculardansınız. Bu zamana kadar hiç canlı yayın kazası türü şeyler yaşadınız mı?
Canlı yayında ikiye ayrılıyor kazalar. Biri benim hatamdan doğan diğeri ise teknik sebeplerden dolayı oluşan kazalar. Yani başkalarının hatalarından dolayı oluşan kazalar var. Bunlar Radyonun İçindeki Adam’da yani kitabımda da fazla fazla var. Bir anons ettiğim Sezen Aksu şarkısının CD’si elimden yuvarlanarak girmemesi gereken bir yere yuvarlanarak dik olarka girmişti. Hani Kemal Sunal’ın yazı mı tura mı olayı var ya dik geliyor. Gitti anons ettiğim şarkı alamayacağımız yere girdi. O zaman şarkıyı kendim söylemiştim canlı yayında. Çok oluyor böyle şeyler.


mansur el sabah

Günde bir saatlik yayın yetiyor mu? Niye bu kadar az yayın süreniz var?
Aslında yayınım 2 saatti ama Eftelya arkadaşımız biraz daha fazla yayın yapsın diye yarım saatimi feda ettim. Program sürem 1 buçuk saat oldu. Daha sonra haberler biraz geriye geldi. 15 dk da haber sürünce bu 2 saatlik yayınım 1 saate geldi. Yine 2 saat düşüncemiz var, nasıl yapacağımızı yönetimimizle konuşuyoruz. 1 saat benim için çok iyi oluyor, 2 saat de dinleyiciler için. Aslında mp3 formatında yayın yapıyoruz, 3 saatlik bir şeyi 1 saate sıkıştırıyoruz, bu çok yoruyor beni. Ama bu sistem de oturdu, 2 saat yaparlar mı bilmiyorum gerçekten. Biz isteğimizi bildirdik. 1 saat fazla yayın yapacağım için fazla para almayacağım, dinleyici istediği için böyle bir isteğimiz oldu.

Radyonun içindeki adam adlı bir kitabınız var. Neler anlatıyorsunuz bu kitapta?
Kapağın tasarımından başlarsak, daha ilk radyonun çıktığı zamanlarda bu cihazı çok garipsemiştik, ilginç gelmişti. Radyonun icadından bugünkü radyonun ne durumda olduğunu anlatan bir kitap. Radyonun ne olduğunu, DJ, VJ, radyo sunucusunun ne demek olduğunu, nasıl dj olunacağını, radyonun bir heves mi yoksa aşk mı, sevgi mi yoksa bazı uyanıkların düşündüğü gibi basamak mı olduğunu izah ediyoruz. Radyocu ile radyoya program yapmak için gelen arasındaki farkı ve Türkiye’de şu anda ne yazık ki oturmamış sistemde kaç çeşit radyo olduğunu izah ediyoruz. Tabii bazı anılarımız da var 10 yıllık birikimimizden doğan.

mansur el sabah, radyonun içindeki adam

Programlarınız mizahın yanı sıra toplumu eğitmeyi de amaçlıyor. Mesela sigarayla bir savaş içerisindesiniz. Sigara içenlere ne söylemek istersiniz?
İçmeyin kardeşim derim. Neden derim? Dünyada gerçekten içilmesi gereken binlerce tat var insanoğlunun keşfetmedikleri de dahil. Alkolü de tavsiye etmiyorum ama sigara denen illet daha bir zararlı. Dünyada içilebilecek birçok güzel tat varken nasıl böyle bir şeyi içebiliyorlar onu düşünmeden edemiyorum. Ben bütün sigaraların her bir çeşidinden denedim. İlk denediğimde ağzımda garip bir tat oldu,  öksürdüm, kendimden tiksinecek kadar balgamlar oluşmaya başladı. Beni benden koparan bir şey olduğunu gördüm. Yorum yapabilmem için içmem gerekiyordu. Bir de RTR var, tv’deki VTR değil de radyo için olanı RTR. Orda meşhur Kenter abimizin sesi var. Türk gençliğinde sigara 9 yaşa kadar gerilemiş durumda. Son ödülümüzü Akdeniz’den Adana Milletvekili Prof. Necdet Ünüvar’dan aldık. Uyuşturucuyla Mücadele Komisyon Başkanı. Oda takip ettiğini ifade etti. Fakat sigarayla savaş çok zayıf ülkemizde. Sigara içmeyle değil bakın sigarayla savaş çok zayıf. Sigara çok büyük illet ve filmlerle gençlere enjekte ediliyor kötü örnek olunuyor.

Gençlerle buluşuyorsunuz. Geçen günlerde Kütahya’ dadıydınız. Gençlerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Hani bir yaşımda daha girdim denir ya, gündemdeki haberleri okurken hep bir yaşıma daha giriyorum fakat gençlerle birlikte olduğun zaman 20 yaş gençleştiğini hissediyorsun. O günlerden o amfilerden bizler de geçtik. Hani Atatürk’ün bir sözü var: “Cumhuriyet’i biz kurduk, O’nu yaşatacak, genişletecek(şu anda bir daralma içinde) olan da bizleriz”. Bizden sonra gelenler bizim devamımız olacak.  Seve seve üniversitelere, liselere, kolejlere, anaokulları da dahil olmak üzere gidiyorum. Biz bu dünyadan gittiğimizde yanımızda bir şey götüremeyecez. Sadece yaptıklarımız ettiklerimiz kalacak. Zaten dünyanın esprisi de bu, kim naptı netti o görülecek. Her radyo bu gücü insalığın lehine kullanıyorsa ne mutlu bize.


mansur el sabah, alem fm

mansur el sabah alem fm

Dinleyiciler programınızda en çok neyi beğeniyor? En çok istek aldığınız bölümünüz ne?
Nasıl televizyon izleyicisini garip istekleri var, radyo dinleyicisinin de garip istekleri olabiliyor. Komik haberler var, fıkraların seslendirilmesi var veya bir hikayeden alıntı yapmışım… Bunlar isteniyor çünkü insanımız gülmeyi unuttu, gülmek istiyor. Bizim gibi radyocular da olmasa sağolsunlar insanımız gülmeyi unuttu resmen, akşam akşam televizyonda şapşal şapşal şeyler izleniyor, onlar ne güldürüyor ne eğitiyor, durağan statik mutant bir toplum yaratıyor. Ama bizleri dinlediklerinde hem bir şeyler öğreniyorlar hem de gülüyorlar.  Bazen dinleyiciler çok öğretici bir şey istediği gibi saçma şeyler de isteyebiliyorlar ama hayat bu. Mesela Picasso adama tablosunu sormuş ne görüyorsun diye, adam “saçma” demiş. Doğru demiş Picasso “bildiniz ben burada saçmalığı resmettim” demiş. Yani bazen saçmalık da bir ölçü de bunun bir saçmalık olduğunun anlatabilecek biçimde yapılabilinir. Ama radyo programı saçma sapan bir program olmamalı tabii.

Kendi programınız dışında hangi radyo programlarını dinliyorsunuz?
Benim saatimdeki programları haklı olarak dinleyemiyorum ama sabah gazete okuyan arkadaşların hemen hemen hepsini Nihat Sırdar olsun, Cem Arslan olsun, öğle kuşağında Ayhan Güngör (Hopdedik) olsun dinlemeye çalışıyorum. Ama şunu bütün genç radyoculara da öneriyorum. Sakın ola ki dinleyici olmanın dışında bir radyocuyu aynı onun gibi olmak maksadıyla veya sürekli takip edeyim sardım ben buna gibi takip etmesinler çünkü bilinçaltı olarak etkisi altında kalırlar. Ben herhangi bir radyocunun etkisi altında kalmadım ama etki bıraktım. Bunun nedeni de sürekli birini önder olarak bir çizgi çizmedim. Kendim bir çizgi oluşturdum.

Bir radyocu olarak televizyon projeniz var mı? Varsa nasıl bir program yapmak istersiniz?
Ben aynı zamanda bir televizyon programı yapımcısıyım. Bu konuda hem eğitimim hem de geçmişte yaptığım programlar var. Kanal D televizyonuna liderlerin tiplemelerini  yapmıştık, Plastik Show yapmıştım o bitti. Bir televizyon programcısıyım aynı zamanda. Bir Home Stüdyom var burada hem görüntü işlerimi yapıyorum hem özel müşterilerimle ilgileniyorum. Radyoyu televizyona şuan da taşımayı düşünürüm fakat bu şuanda Alem FM’de yaptığım program olmayacak. Televizyonun içinde bir radyo olacak ama seyircilerle radyo formasyonunda konuşacaz. Böyle bir proje var ama biliyorsunuz ne yazık ki Türkiye’deki televizyonculuk dışaradki patentli projelere milyonarlı bayılıp gerçekleşiyor. Onlara para veriliyor. Ama aradan bir yol olursa yapmayı planlıyorum tabii ki ama radyoyu bırakmadan.


Radyocu demişken, size göre “radyocu” mu yoksa “radyo programcısı” mı? Ara sıra tartışma konusu olur bu kelime oyunu.
Cu cu gibi şeyler beni hep üzmüştür, dinci, Atatürkçü, sucu, gazozcu…Ama radyocu dediğinizde iş biraz daha değişiyor. Çünkü radyo bi dejenerasyon ya da soysuzlaşma, bilgisizlendirme gibi bir yer değil. Dolayısıyla çok iyi kullanıldığı takdirde radyocu denilebilir. Ama çoğu kişi, okuma yazma bilen, sesi de güzel olan birisi radyo programcısı olabilir. Ama radyocu daha farklı bir şey, benim gibi bir şey radyocu olmak. Hani beni ne doktorlar ne mühendisler istedi derler ya, bizi ne paralı yerlerden çağırdılar ama onu radyoya tercih etmedik bir radyocu olarak. Televizyoncu da öyle bir şey. Mesela Uğur Dündar bir televizyoncudur, duayenidir bu işin. Şöyle diyelim, radyocular ve radyoya program yapmaya gelenler. Bu radyoda yüzlerce insan program yapmıştır. Binlercesi de başvurmuştur. Ama sadece radyocular var burada. Radyoculuk bir aşktır bir anlamda.

RAYAD Radyonun Yıldızları ödüllerine radyo olarak aday olmamanızın nedeni nedir? Ödüllerde bir ayrımcılık mı söz konusu?
Aslında bunu radyo yöneticisiyle konuşmakta fayda var ama RAYAD’da benim de ödülüm var 2004 yılında, En İyi Program ödülü. Fakat Radyo Yayıncıları Derneği ile Dünya Radyo’nun bir göbek bağının oluşu bizim radyoyu rahatsız etmiş olabilir. Ayrıca diğer zaman dilimlerinde seçilen kişilerin tesadüfün kancalı iğne deliği sürekli bu radyodan çıkması veya 1. sırada sürekli Dünya Radyo’nun çıkışı radyomuzu rahatsız etmiş olabilir. Ki bizim görüşümüz de böyledir. RAYAD daha özerk olmalı. Belki bir göbek bağı olduğu için gerçekten Dünya Radyo çok dinleniyor ama bir ilişkilendirme ve şüphe doğabiliyor. Bu yüzden tam tarafsız olunmasında fayda var diye düşünüyorum.

Biraz da özel hayatınıza girecek olursak;

İzlediğiniz diziler?
Yaprak Dökümü, Elveda Rumeli’yi izliyorum ama bunun dışında pek vaktim olmuyor çünkü diziye başladınız mı devamını getirmeniz gerekiyor. Kavak Yelleri falan da var ama zaman ayıramıyorum hepsine. Dün akşam mesela Elveda Rumeli’yi izleyemedim belki de yarın Yaprak Dökümü’nü izleyemicem ama bu iki diziyi yakın takibe aldım.

İzlediğiniz programlar?
Televizyon her zaman şikayet ettiğimiz bir konu izlenecek hiç program kalmadı diye. Ama Uğur Dündar’la Star Haber’i kaçırmıyorum, Siyaset Meydanı, Nihat Genç’in programı. Televizyonlarda insanların bir konuyu konuştuğu programı yakaladım mı kaçırmıyorum. Haber olsun, Beyaz’ın programı olur. Bir konu vardır. Geyik değil de bir konusu olmalı. Kesinlikle evlilik programları, Acun’un sandıkları… Bunlara geçerken bile tahamül edemiyorum. Hani uyduda geçerken yayın 1 sn donuyor ya o 1 sn’yeye bile tahammül edemiyorum. O derece yani, çok boş geliyor.

Tuttuğunuz takım?
Türk Milli Takımı’nı tutuyorum, dün Hakan Şükür’de bu soruyu sordu. Futbolla pek alakam yok. Futbol ve yemek konuşmayı pek sevmem. Kaç kaç oldu, şu kadar oldu, ne yediniz lahmacun falan filan bunların geçiştirilmesi lazım diye düşünüyorum.Çok fazla konuşulduğu için Yemekteyiz diye bir program türedi biliyorsunuz.

En sevdiğiniz şarkıcı?
Hadise, Eurovision’a kadar.

En sevdiğiniz fim?
Beni çok etkileyen film orijinal ismiyle The Shawshank Redeption, Shawshank Hapishanesi ama Türkçe nasıl çevirdilerse Esaretin Bedeli olmuş. Bu filmi seviyorum.

Boş zamanlarınızda neler yaparsınız?
Çok fazla zamanım olmuyor. Özellikle 2 tane de kitabım var ya, insanları çok eleştirdiğim için okumama konusunda,elimden geldiğince  okumaya çalışıyorum, dikkat edin sadece kitap değil okumaya çalışıyorum ne olursa olsun. Yürüyüşlerim var hemen hemen her akşam, yarım saatten az olmamak kaydıyla. Mevsime göre yüzebildiğim kadar yüzmeyi seviyorum. Arkadaşlarımla sohbeti çok seviyorum. Aslında boş zaman bile demek bana çok acı veriyor. Zaman boş olmaz bir defa.  Mesela hiç saniyenin tık tık tık gelirken bir anda durduğunu, sonra devam ettiğini? Öyle bir şey olsa boş zaman denilebilir. Bana kalan zamanlarımda desek daha doğru oluyor.  Bi yere uzandığım zaman ise hiçbir şeyle ilgilenmem, uzanırım, uyurum ya da televizyon seyrederim.

mansur el sabah ve radyoskop.net

Son olarak RADYOSKOP.NET hakkında söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Gerçekten çok güzel bir site. Nerdeyse TOKİ gibi bir şey. ROKİ koyalım sitenin ismini, Radyo Ortak Konutları İşletmeciliği diye   Benim de biraz önce yayında söylediğim gibi desteğim her zaman size devam edecek. Böyle bir siteyi kurduğunuz için teşekkür ederim çünkü radyo dünyasında böyle bir boşluk vardı. Zaman zaman yayınımı dinleyemeyen insanlar hep şikayet ediyorlardı hatta benim yayın kasetlerimi alıp Amerika’ya gelin giden dinleyicilerim bile olmuştu. Bir ruh doktoru gibiyim onlar için. Ya Mansur Bey biz bugün dinleyemedik saatiniz erken falan dediklerinde sizin linkinizi veriyorum. Sitenizin daha geniş, hatta Türkiye dışına da taşmasını diliyorum. Yurt dışında da yayın yapan değerli radyocularımız var. Radyoskop.NET’i daha etkin bir biçimde kullanmamız gerektiğine inanıyorum. Özellikle radyocularla yaptığınız bu söyleşiler bir ilk. Gazeteler bile popüler kişileri daha yeni yeni başlamışken sizin site olarak böyle şeyler yapmanız bir ilk. Özellikle sizin bu kayıtları tutmanız da kendi bünyenizde çok güzel bir olay. Tıklamaya devam..


Mansur El Sabah'a bizi radyoya misafir ettiği ve sorularımıza içtenlikle cevaplar verdiği için teşekkür ederiz. Hafta içi hergün 16.00-17.00 arası kulağınız Alem FM'de olsun.

Röportaj: Enes İbişdayı

RADYOSKOP.NET
 
 
  Bugün 4 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
webista.net
AYGÜN
 
 
Etiket Bulutu
ayvadereliler zuvas yaylasi arkuri işistiyorum arakliarakli aholi arakli-tv koyunculumahallesi arakli- çenesuyupendik aygüntesisat araklihaber aho tv arakli da kullanılan yöresel deyimler ayvadere köyü sosyal ve yardımlaşma derneği musafir defteri e-devlet linkleri kaşıkçı araklı ayvadere köyü aho video tarih arakli belediyesi sutesisatci ahopeyniri ahoköyü sürmeneahopeyniri arakli tilki beli mesire yeri trabzonspor digitürkpendik arakli aho peyniri su tesisatı hakkında araklı spor araklı mahalli idareler mehmet aygün haydikaradenize sıhhı tesisat malzemeleri lavoba klozet takımları laz lazca musluklar pissu malzemeleri su haberleri aholu ürün listemiz mansurelsabah bambumobilya doğalgaz tesisati trafikmagandasi mansurelsabah söyleşi antenlere sarı kurdele radyonun içindeki adam mansur neşriyat rumeli kavağı resimleri türkiye cumhuriyeti milliyet gazetesi mse son kitabı trabzon trabzonspor tulum video videosu volkan konak yayla yusuf cemal keskin zonguldak çaycuma çaykara çorum ünlüler şarkı sözü
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol