DİLEK CİHAN GÜRAY
Zamanı, sevgiyi, insanı, sağlığı, ekmeği… Her şeyi ama her şeyi sürekli tüketiyoruz. Ülkemizde de çılgınlık boyutuna ulaşan tüketime, Mansur el Sabah yazdığı "Tüketim Cumhuriyeti" kitabı ile karşı çıkıyor. Sabah'a göre maneviyat bile tüketile tüketile dibe vurdu.
Tüketim çılgınlığı bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de çığ gibi büyüyor. Radyo programlarıyla tanıdığınız Mansur El Sabah, “Tüketim Cumhuriyeti” isimli kitabıyla bam telimize dokunuyor. Sadece somut tüketimi değil, gittikçe içimizde erittiğimiz birçok duygu tüketimini de konu edinmiş El Sabah. “Üretebildiğimiz tek şey tüketmek.” diyen yazar, “Tüketiyoruz ve tükeniyoruz, işin acı tarafı da kimse tükettiğinin ya farkında değil ya da kabul etmiyor.” vurgusunu yapıyor. Kitapta zaman tüketiminden, insan tüketimine, ekmek tüketiminden maneviyat tüketimine kadar her konu ayrıntılarıyla ve örneklerle yer alıyor. El Sabah, ele aldığı her konuyla ilgili hadis-i şerif, atasözlerini referans göstermiş. Bazı kitaplar vardır ki onu hemen okumak lazım. İşte “Tüketim Cumhuriyeti” tam böyle bir kitap ve okumak için yarını beklemeyin.
Sürekli tükettiğimiz için bu aşırılığı dillendirip yazmak zor olmamıştır herhalde?
İnsanlık bin yıllardır tüketiyor; ömrünü, işini, aşkını tüketiyor. Kitabın yarısından sonraki bölümdeki şeyler somut tüketimden bahsediyor. Genelde zaman, sevgi, insan tüketimi var. Bunlar çok önemli kavramlar. Normalde herkesi de rahatsız edecek bir kitap. Çünkü tükete tükete kendimizi tükettik. Biz, bize lazım olanı harcadığımızın dışında fazla yapılan işleme tüketim diyoruz. İnsanlar su ve ekmekle yaşamalı demiyoruz. Bir hırka bir sofra olmalı demiyoruz.
Türk halkı en çok ne tüketiyor?
En çok zamanı tüketiyoruz. Zaten kitapta birinci sırada yer alan konu zaman tüketimi. Ne olursa olsun asla bir daha gelmeyecek olan zamandır çünkü. Dünya genelinde de sevgi tüketiliyor. ABD’de birçok kişi ailesinden ayrı yaşıyor, sevgisiz yaşıyor. İnsanlar tekliğe doğru gidiyor. Ben tek olayım, istediğim zaman bir işim olsun, istediğim zaman bir eşim olsun, istediğim zaman annemi babamı göreyim tarzında bir tür Şikago sendromu. İnsan tek başına olursa sorumluluktan kurtulduğu zaman olumsuzlukların üstesinden daha kolay gelebileceğini düşünüyor.
‘Maneviyat tüketile tüketile dibe vurdu’ diyorsunuz…
Biz hayatımızda birçok şeyi sözde yaşıyoruz. Müslüman’ız derken sözde, Türk’üm derken sözde, merhametliyim derken sözde, benim sevgi dolu bir kalbim var derken sözde. Özde olması için bir tek şey gerekiyor: yapmak, eylem, hareket, aksiyon, amel...
‘Bir ülkenin somut tüketimini görmek için çöp bidonlarına bakmak, soyut tüketimini görmek için de suratlara bakmak lazım’ diyorsunuz, burada önemli mesajlar var.
Dinimiz diyor ki, “Yiyiniz, içiniz; ama israf etmeyiniz!” Çünkü Allah israf edenleri sevmez. Biz her şeyi dışarıdan alıyoruz ve çöpe atıyoruz. Çöp tenekesi ve mideyi doldurmakla meşgul olan kişilerin bunların faturalarını gördüğünde suratlarının ne hale geldiğini görüyoruz. Güle oynaya yaptığımız alışverişlerin ekstresine herhalde hiç kimse, “Hahaha ne güzel ekstre!” diyerek gülmüyor.
Ama her şey tüketime itiyor insanı. Vitrinler, restoranlar öyle göz alıcı, öyle iç açıcı ki...
Senin cebindeki paraya herkes ortak olmak ister; ama dertlerine kimse ortak olmak istemez. Bu, günümüzde çılgınlık ve israf boyutuna ulaşmıştır. Anneler Günü, Babalar Günü, falancalar günü, filancalar günü. Bizim tüketimimiz had safhada devam ediyor.
Hep tüketim hep tüketim, hiç mi tasarruf yapmıyoruz?
Biz elektrik faturasından, su faturasından tasarruf yapmaya çalışıyoruz. Oysa kitapta yazılanları düşünmeniz kaydıyla bile üretime geçebilirsiniz. Tüketmekten vazgeçmek üretme hanesine geçer. Büyük şirketler darda kaldıklarında giderleri kısarlar. Giderden gelir elde etmek için.
Kitabınızda Peygamber Efendimiz (Sav)’den, Atatürk’ten ve dünyaca ünlü çeşitli düşünürlerden sözler almışsınız...
Benden önce yaşayan insanlar vardı, onlar da bunları söylüyorlardı. Ben biraz daha kapsamlı söyledim; ama asla onları unutmam. En son söze Allah’ın sözünü koydum. Neden son söze? Çünkü o sözden anlamayanı hiçbir şey paklamaz.
|